Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya

Debpoylu: ”Devleti Sağlam Tutmak Zorundayız!”

ÖZEL RÖPORTAJ – Mhp

ÖZEL RÖPORTAJ – Mhp Aydın Milletvekili Deniz Debpoylu: ”Devleti Sağlam Tutmak Zorundayız”

 

Röportaj: Mustafa ÖNDER

O, MHP’nin üç kadın milletvekilinden biri…

Birileri gibi yan gelip yatmayarak, birileri gibi gaflet ve ihanete düşmeden memleketi Aydın’da 1 Kasım 2015 seçimlerinde dişini tırnağına takarak çalıştı ve Aydın Milletvekili olarak seçildi.

MHP’nin gülen yüzlerinden… Aydın’daki her gününü teşkilatlarla birlikte geçiriyor, Meclis’teki odası MHP’li vatandaşlarla dolup taşıyor.

Deniz Depboylu, tam bir Ege kızı… Biz sorduk, o samimiyetle cevap verdi.

Mustafa Önder: Deniz Hanım, biraz özel hayatınıza değinsek… Baba ocağından gelen bir MHP’lilik var mıydı? Eşinizin ve 2 çocuğunuzun sizin siyasi hayatınıza bakışı, size destekleri hangi seviyede?

Deniz Depboylu: “Rahmetli babam 1913 doğumlu. O dönemde Yugoslavya, bugün ise Makedonya sınırlarında olan Gevgeli’den, henüz bebekken ana vatanımıza göç etmiş muhacirlerdendi. Anne tarafım da aynı bölgeden, ananem Üsküp doğumlu, dedem Manastır doğumlu. Bir dedem Çanakkale şehidi, diğer dedem Kuvai Milliyeci. Milli değerlerine bağlı; vatan, bayrak, Atatürk sevgisiyle yetiştirildiğim milliyetçi bir ailem var. Hepsi de MHP’yi daha iyi tanıma fırsatını benim sayemde buldular. Yakın akrabalarım da öyle.”

“Eşim siyasette en büyük destekçim. Davaya olan sadakati, engin bilgi ve tecrübesiyle yoluma her zaman ışık tuttu. Onun varlığı benim en büyük gücüm. Yorulduğumda, üzüldüğümde, ümidimin kırıldığı anlarda ve her başarıda benim yanımda oldu. Kağan isimli bir oğlum, Elif adında da bir kızım var. Siyasete aktif olarak katıldığım ilk zamanlarda, kısa bir süre tereddüt yaşasalar da; ilerleyen zamanda babalarından sonra benim en büyük destekçim oldular. Davamız, vatanımız, milletimiz, Türklüğün bekası için çaba sarf etmem, katkı sunmam onları çok mutlu ediyor.”

Mustafa Önder: 2012’deki kongrede Nazilli MHP İlçe teşkilatında görev aldığınızı biliyoruz. Ülkücü Hareket ve MHP’deki varlığınız hangi yıllara dayanır? Lisede ve Gazi Üniversitesi’nde Ülkü Ocakları ile bağınız var mıydı? Sonra MHP’nin hangi teşkilatlarında görev aldınız?

Deniz Depboylu: “Maalesef benim Ülkü Ocaklarımızda eğitim alma şansım olmadı.  Liseyi 1982-1986 yılları arasında yatılı okuduğum için hep okulun içindeydik, dışarı çıkmamız yasaktı. Üniversitede de Sağlık Bakanlığında devlet memuruydum. Gazi Üniversitesinde okurken çok saygı duyduğum Ülkücü arkadaşlarım ve kurduğum dostluklar, siyasi düşüncelerimi olgunlaştırdı. Üniversiteyi bitirdiğimde, öğretmen yeterlilik sınavını kazanarak geçtiğim Milli Eğitim Bakanlığı’nda 20 yıl görev yaptım. 2011’in Ekim’inde istifa ederek aldığım Aile Danışmanlığı, Evlilik ve Çift Terapileri, Kognitif ve Davranışçı Terapistlik eğitimleri doğrultusunda Nazilli’de özel Aile Danışma Merkezi açarak çalışırken MHP’ye üye oldum ve 2012’deki ilçe kongresiyle ilçe yönetiminde görev aldım. 2014 Yerel Seçimlerinde belediye meclis üyesi adayı olarak seçimi kazanıp Belediye Meclisi Başkan Vekili olarak siyasi görevime başladım.”

Mustafa Önder: Gazi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı mezunu olarak, bugün AKP’nin aile politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Deniz Depboylu: “Bizim töremizde ailenin birliği, devamlılığı, güçlü olması çok önemlidir. Güçlü bir devlet, güçlü aileler ve bu ailelerin yetiştireceği sağlam karakterli, ruhen ve fiziki olarak sağlıklı bireylerin varlığıyla mümkündür. Bugün topluma baktığım zaman gerek bireysel gerekse ailevi açıdan birçok sorun görüyorum. Boşanma oranları hızla artarken; televizyonlarda yer alan, toplumun ahlaki değerlerini hiçe sayarak, ahlaki ve sosyal dejenerasyona sebep olan evlilik programları gibi birçok programla mevcut sorunların daha da büyüdüğüne hepimiz tanık olmaktayız. AKP hükümeti bütün bu sorunların kökeninde yatan sebepleri araştırmada, sorunların oluşumu ve büyümesi noktasında müdahale etme ve önlemede,  mevcut sorunlarla ilgili çözüm yolları bulma ve uygulamada yeterli politika üretemiyor. Sorunların tespiti ve çözümünde bilimsellik, liyakat arayışında değil, istihdamda sadece yandaşlık kriterleri mevcut. Bu sebeple insan kaynaklarını değerlendirmede devlet ve milletin çıkarlarını göz ardı ederek, etkin uzman müdahalelerini imkânsız kılıyorlar.”

Mustafa Önder: Birileri muhalif olarak Genel Başkan ve MHP’ye sırtını dönerek çalışmadığı 7 Haziran’da seçilemediğiniz halde, hiç taviz vermeden ve Sayın Bahçeli’ye cephe almadan 1 Kasım’da çalışmaya devam ederek seçilmenizi neye borçlusunuz? Şu anda Aydın’daki MHP ve Ülkücü teşkilatlarla aranız nasıl, işbirliğiniz hangi seviyede?

Deniz Depboylu: “7 Haziran seçimlerinde davamı temsil etmek; vatanım, milletim için çalışmak amacıyla dördüncü sıradan aday oldum. Ailemin ve dava arkadaşlarımın desteği her zaman bana güç verdi. Benim için büyük bir onurdu, gece gündüz demeden çalıştık. Amacım bir vekil daha kazandırabilmemizdi ama nasip olmadı. 7 Haziran ve 1 Kasım arasında partimiz ve Genel Başkanımızı yıpratma çabaları tüm hızıyla sürdü. Tekrar aday olduğumda, ben yine birden fazla vekil çıkarabilmemiz için çaba sarf ettim, ama sonuçlar malumunuz. Bu süreçte yapılan algı yönetiminden etkilenerek mücadeleyi bırakan ve hatta aleyhte davranışlar gösterenler oldu. Ben davamız için, vatanım, milletim için çalışmak, başarımızı arttırmak niyetiyle aday olup çalıştım. Bunun onuru benim için yeterliydi. Liderimiz bana bu görevi vererek zaten onurlandırdı. Benim milletvekili olamadığım seçim de dâhil olmak üzere gücenmek, çalışmamak, umutsuzluk yaşamak için hiçbir sebebim yoktu. Şu anda Aydın’da görev görev alan teşkilatlarımızla güzel bir çalışma yürütüyoruz. Bu zor süreçte çeşitli zorluklara rağmen dimdik yürümeye devam ediyor, çok çalışıyorlar. Allah hepsinden razı olsun.”

Mustafa Önder:  Sayın Devlet Bahçeli, sizin için nasıl bir lider?

Deniz Depboylu: “Sayın Devlet Bahçeli, benim nazarımda çok sabırlı, hoşgörülü, engin bilgi ve tecrübeye sahip, zeki, nezaket ve tevazu sahibi, güçlü bir liderdir. Adının hakkını dik duruşu, güvenilirliği, cesaretiyle sahip olduğu mevkiye taşıyan bir liderdir.”

Mustafa Önder: 15 Temmuz akşamı nerede idiniz, o gün yaşadığınız özel bir olay var mı? Olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Deniz Depboylu: “15 Temmuz gecesi Ankara’daki evimizde yalnızdım. Eşim, oğlum, kızım Aydın’daydı. Ankara’da sadece ikinci danışmanım vardı, onun da eşi Emniyet Müdürü olması sebebiyle çatışmaların ortasında teröristlerle silahlı mücadeledeydi. Zor bir geceydi. Eğer teröristler başarılı olsaydı bugün nasıl bir Türkiye olacaktı düşünmek bile istemiyorum. O gece Ülkemiz, Liderimizin dik durarak Devlete sahip çıkmasıyla kurtuldu. Çok şehit verdik, onların haklarını ödeyemeyiz. Ancak tehdit ve tehlikelerin henüz son bulmadığını biliyoruz. Bu sebeple duruşumuzu korumak, gereken tedbirleri almak, Devleti sağlam tutmak zorundayız.”

Mustafa Önder: MHP’de kadınların durumu hakkında ne düşünüyorsunuz, kadın adaylar için ne yapılabilir, bir projeniz var mı?

Deniz Depboylu: Partimizde siyasi görev alan kadınlarımızın sayısı maalesef az, yeterli değil. Kadınların siyasette varım diyebilmesi için cesaretlendirilmeleri gerekiyor. Bunun için de hem Ülküdaşlarımızın hem de kadınların ailelerinin desteği şart. Sadece kadın kollarında görev almaları yeterli değil. Kadınlarımız teşkilatlarımızın her kademesinde olmalı. Yerel yönetimlerde görev alabilmeliler. Bunun sağlanabilmesi için elbette fikir ve düşüncelerim var. İnşallah ileride kadınlarımız yaşamın her alanında ve siyasette etkin olarak, hak ettikleri mevkilere kavuşacaklar.

Mustafa Önder: Siyasete başladığınız Nazilli’ye vefa borcunuzu nasıl ödersiniz? Projeleriniz nedir, neler yaptınız şimdiye kadar?

Deniz Depboylu: “Ben Nazilli teşkilatından yola çıktım. Ancak Aydın on yedi ilçeye sahip ve benim hepsine vefa borcum var. Nazillililerin en büyük dileği il olmak. Nazilli’nin il olması için toplanılan on bin imzanın TBMM Dilekçe Komisyonuna iletilmesi için yardımcı oldum. Nazilli’de ve başka ilçelerimizde yaşanan bazı sorunlar ile ilgili soru önergeleri sundum. Aydın ilimizin farklı sorunları için Meclis Araştırma Önergeleri verdim. Nazilli için en büyük hayalim Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün projesi olan, bizzat açtığı ve kendisinin emaneti kabul ettiğim Sümerbank Basma Fabrikasının kurulacak bir müze aracılığıyla kültür mirası olarak gelecek kuşaklara aktarılması. Yine Sümerbank adıyla kurulacak bir üniversite ile adının yaşatılması.”

Mustafa Önder: Aydın Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Size Aydın’daki MHP’li belediyelerden şikâyet geliyor mu? MHP’li başkanlar belediyecilikte başarılı mı?

Deniz Depboylu: “Aydın, Büyükşehir olarak kabul edildiğinden bu yana yerel yönetim sorunlarımız çığ gibi büyüdü. Maalesef büyükşehir belediye başkanı işbirliğinden uzak, tekelci bir yaklaşımla çalışıyor. İlçe belediyelerimiz ciddi şekilde maddi kayıp yaşadı. Bu durum verdikleri hizmetin verimini olumsuz etkiledi. Yine de tüm bu olumsuzluklara rağmen bizim belediye başkanlarımız, şartları zorlayarak, var güçleriyle çalışıyorlar. Büyükşehir Belediye Başkanı siyasi bekasını düşündüğünden çalışmalarını sosyal belediyecilik üzerine kurmuş durumda. Aydın’ımızın çözülmeyi bekleyen birçok sorunu var.”

“AKP, AYDIN’A KAYITSIZ”

Mustafa Önder: Aydın bir tarım ve turizm bölgesi. AKP’nin Aydın’a yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Deniz Depboylu: “İlimiz ülkemizin en geniş ve en bereketli ovalarına sahip. Dünyanın en iyi inciri ilimizde yetişiyor. Ancak son yıllarda keşfedilen jeotermal zenginliğimiz sebebiyle, tarım alanlarımızı kaybediyoruz. Kontrolsüz şekilde artan elektrik santralleriyle tarım alanlarımız, meyve bahçelerimiz işgal ediliyor. Bu santrallerin doğaya bıraktıkları akışkan ve buhar ilimizin ekolojik dengesine zarar veriyor. Hükümet bu duruma karşı kayıtsız. Çiftçilerimiz ekonomik sorunlarıyla boğuşuyor. Neredeyse hepsi borçlu. Seçim vaadi olan mazota indirim sözü tutulmadı. Üretilen ürünler için devlet pirim vermeli. Aydınımızın ulaşım sorununun ve ürettiğimiz gıda ürünlerimizin hızlı ve nitelikli ulaşımını sağlayacak Aydın-Denizli otoban hattının tamamlanması, Çıldır Havalimanının hiç olmazsa ticari uçuşlara açılması gerekiyor. Bunlar da AKP’nin seçim vaatleriydi ama verdikleri sözleri tutmadılar. Turizm ve turizmciler can çekişiyor. Ben yıllar boyunca, ağustos ayında Kuşadası’nda esnafın akşam saat 18’de kepenk indirdiğini hiç görmemiştim. Geçtiğimiz yaz esnafı ziyarete çıktığımda mevcut dükkân ve mağazaların yarısı, normalde en çok alışverişin yaşandığı bu saatlerde kapanıyordu. Bu çok üzücü ve endişe verici bir durum. Bu yaz durum daha kötü olacak gibi görünüyor. Kuşadası TÜRSAB Başkanı ile yatığımız görüşme sonucunda aldığımız bilgiler ne yazık ki iç karartıcı.

Kuşadası’na gelen gemi sayısı 2015’te 900’e yakın, 2016’da 500 civarı, 2017’de rezervasyon 175 ve düşmeye devam ediyor.  Dünyada gezmeye çıkan insan sayısı artıyor. Komşu Yunanistan içinde bulunduğumuz durumdan faydalanarak bu seneki rezervasyonlarını %40 arttırmış durumda.

Acentelere rezervasyon yaptıran Almanların sayısındaki artışa rağmen Kuşadası’na gelen Alman turist sayısında %80-85 arası düşüş var. 2015 ve 2016’da yaşanan birçok negatif olay Avrupa-İran-Rusya pazarı gibi ülkelerden gelen turist sayısını da kesintiye uğrattı. Bu negatif durumun 2016’da turizm sektörüne ve sektördeki işletmelere verdiği zarar yüzde 70’e ulaştı.

Turizmde ülke genelinde yaşadığımız sorunlar, Kuşadası ve Didim ilçelerimizde turizmcilerimize, turizm gelirleriyle yaşayan yerel halkımıza büyük zararlar vermektedir. Kuşadası limanına gelen gemilerin azalması demek, Denizli Pamukkale, Karacasu Afrodisyas, Selçuk Efes ve daha birçok bölgemize gelecek olan turist sayısının azalması demektir. Biz MHP Grubu olarak turizmde yaşanan sorunların çözümünün sağlanması amacıyla birçok kez Meclis Araştırma Önergesi verdik. Ancak AKP vekilleri kürsüye çıktıklarında hiçbir sorun yokmuş gibi konuşuyorlar. Bazen “Nerede yaşıyorlar acaba?” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu kadar sorunu görmemek için kör olmak gerekir. Turizmcilerimizin ve yaşamını turizm geliriyle sürdüren bölge halkının içine düştüğü zor durumdan kurtarılması gerekiyor. Bence acil olarak, turizm sezonu başlamadan bir kriz masasının oluşturulması gerekiyor. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmeler, mali büyüklüklerine göre değerlendirilerek borçlarının ertelenmesi, teşvik ve sübvanse edilmesi gerekmektedir. Aydın ilimiz ve Aydınlılarımız daha iyisini hak ediyor. Aydın’a yeterli yatırım yapılmıyor, Aydınımızın sorunları çözülmüyor.

Mustafa Önder: TBMM’de çeşitli komisyon görevleriniz var. Bu görevlerinizden hangisinde dikkat çekici gelişmeler bulunuyor?

Deniz Depboylu: “TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Daimi Komisyonu”, “Kırsal Alanda Kadınları Güçlendirme Alt Komisyonu”, “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”, “Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”  ve son olarak “Adana’nın Aladağ İlçesinde Kız Öğrenci Yurdunda Meydana Gelen Elim Yangın Vakasının Araştırılması ve Benzer Acıların Bir Kez Daha Yaşanmaması ve Kamusal Eğitim ve Barınma Haklarının Tüm Öğrencilerimiz İçin Güvence Altına Alınıp Yaygınlaştırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”nda görev aldım. İki araştırma komisyonu çalışmalarını bitirdi ve raporunu hazırladı. Ben bu raporlara ve çalışmaların usulüne yönelik olarak grubumuz adına şerh raporumuzu hazırladım ve sundum. Şu anda Aladağ’da meydana gelen yangında kaybettiğimiz canların hangi ihmallerden kaynaklandığını araştırıyoruz. Amacımız, böyle bir acıyı bir daha hiç yaşamamak. Söylenecek çok söz var ama buna sanırım vaktimiz yetmeyecek. Merak eden herkes tbmm.gov.tr.’den tutanaklara ulaşabilir, çalışmaları takip edebilir.”

Mustafa Önder: Ülkemiz sıkıntıda. Sayın Bahçeli’nin ısrarıyla şekillenen yeni anayasayı nasıl açıklıyorsunuz? Sizce bu anayasanın getirdiği en önemli özellik hangisi? Neden MHP’ye saldırıyorlar?

Deniz Depboylu: “2007’de dayatılan 367 garabetinden sonra yapılan 2010 referandumuyla, Cumhurbaşkanının durumu tartışmaya açık hale geldi. Tabii ki bu durumda Sayın Erdoğan’ın tutumu, bu tartışmayı daha da güçlendirdi. AKP’nin başkanlık sistemi arayışı ile yürüttüğü politikalar ve PKK, FETÖ ortaklı anayasa değişikliği çalışmaları Türkiye Cumhuriyetinin bekasını tehlikeye attı. 15 Temmuz’dan sonra sorun çok daha büyük, çözümü zor bir hale geldi. Devletin en önemli organları, içlerine giren teröristler tarafından tahrip edildi. Tehdit ve tehlike bitmedi. Şu anda Devlet birçok terör örgütüyle mücadele ediyor. AKP dün federasyon, olmadı özerklik sistemi üzerine kurmaya çalıştığı başkanlık sistemi çizgisinden uzaklaştı. Teröristlerle müzakere edilmemesi gerektiğini, mücadele etmek zorunda olduğunu öğrendi. Mevcut durum devlet yönetiminde bir boşluk, düzensizlik veya kuralsızlığı kaldıramaz. MHP Türkiye Cumhuriyetinin, Türklüğün bekasını korumak; Anayasanın ilk dört maddesini garanti altına almak, parlamenter sistemi yeni yönetim biçimiyle korumak gerektiğini savundu. Cumhurbaşkanını partili yapan yeni anayasa değişikliği değil, 2010 referandumudur. Bu referandum MHP’nin değil CHP’nin sayesinde gerçekleşmiştir. Siyasi partilerin propagandasını yürüttüğü bir seçimin sonucunda gelen Cumhurbaşkanının partili olmadığını kim iddia edebilir? O gün oluşan sistem sorunu bugün çözülüyor. Bu bizim idealimiz midir? Tabii ki değildir. Ancak maalesef, siyaset ideallerle imkânların kesiştiği yerdedir. Liderimizin bugüne kadar gerçekleşmemiş bir öngörüsü yoktur. Yaşamını davası, vatanı, devleti, milletine adayan bir liderin samimiyetini kim, hangi hakla sorgulayabilir? Bize saldıranların kimler olduğuna bakan herkes, neden saldırıya uğradığımızı biraz düşünerek bulabilecektir. Liderimiz büyük satranç tahtasındaki niyeti görmüş, hamleleri değerlendirmiş ve kendi hamlesini yaparak oyunu bozmuştur. Bu bilgelik, sabır, strateji bilgisi ve cesaret gerektiren bir süreçtir.”

Mustafa Önder: 2019’daki seçimler hakkında şimdiden ne söyleyebilirsiniz?

Deniz Depboylu: “2019 Seçimleri yüce Türk Milletinin tüm yaşananları değerlendirerek,  vicdanında yüksek zekasıyla sorgulayıp, yargılayacağı ve nihayetinde milli şuuruyla seçimini yaparak iradesini ortaya koyacağı bir seçim olacak. Biz aziz Türk Milletine güvenimizi, inancımızı ve saygımızı hiçbir zaman kaybetmedik. Bunun tersini düşünmemizin imkânı yoktur. Bizim seçimlerle ilgili kaygımız hiçbir zaman olmamıştır. Liderimizin de ifade ettiği gibi bizim ilkemiz “Önce vatanım, milletim sonra partim”dir. Birlik ve beraberliğimiz bozulmadığı sürece her sorunun üstesinden geliriz. Bu sebeple birlik ve beraberliğimize kastedenler; karşılarında kale gibi duran Ülkücü iradeye çarpıp, emelleri ile birlikte helak olacaklardır.”

Mustafa Önder: Teşekkür ederiz.