ORMANLARIMIZ CİĞERLERİMİZDİR.
Orhan Veli Kanık,
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda çok uzaklarda,
… diye söylemiş.
Ne de güzel söylemiş, yattığı yer nur olsun.
Ben de diyorum ki;
İnsanlarımız, yaşadıkları köy, kasaba, ilçe, şehir ve tüm metropol şehirler ve ülkemizde; barış, kardeşlik, dostluk içinde bu ve bunun gibi güzel şiirleri; yeşillikleri, ormanı, ağaçları seyrederek okuyabilseler.
Maalesef imar rantlarına, siyasi oyunlara ve oy toplama hevesine kurban edilmiş ormanlarımız yok edilerek ciğerlerimiz nefes alamaz hale getiriliyor.
Hz. Peygamberin (S.A.V) ilkelerine göre, “savaşa giden ordu bile çevre ahlâkının gereği olarak ağaçları kesemez” diyor.
Çevre dostu bir peygamberin uygulamalarında çevrecilik, sadece çevreye zarar vermeyi engellemeye çalışmak değildir. Çevreyi imar etmek ve güzelleştirmek de çevrecilik anlayışının bir gereğidir.
Büyük Önder Atatürk; “Ormansız bir yurt, vatan değildir.”
“Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle bir ağaçlandırın ki, kör bir insan bile yeşillikler arasında olduğunu anlasın” diyerek yeşil ve ormanın önemine vurgu yapıyor.
Ne zaman?
Yıllar hatta asırlar öncesinden. Maalesef 21.yy.da biz hâlâ bunun önemini kavrayamamışız ya da anlamak, bilmek istemiyoruz.
Yaşadığınız yerlerde mutlaka yüksek noktalar, seyir terasları, yaşam alanlarınızı kuşbakışı görebileceğiniz yerler vardır. Lütfen bir bakın seyredin ve bu hizmeti vermek zorunda olan kurum kuruluşlardan bu yeşil alanları isteyin.
Çok şükür güzel ülkemin %90 ını gezdim gördüm.20-30 yıl öncesine göre imar kanununda yapılan değişikliklerle yeşilliklerimizin, ormanlarımızın büyük bir kısmı kurban edilmiş katledilmiştir.
Bir hizmet getirilirken, başka bir güzellik kurban edilmemeli, katledilmemeli.
Şimdi diyorum ki imara göre bırakılan çocuk parkları, okul bahçeleri, camii avluları, mesire yerleri hatta apartmanların, yeşillendirme, çevre düzeni yapılmamış sitelerin bahçeleri ile açılan yeni 30 luk 40-50-60 lık yolların orta refüjleri ile bu yol kenarlarına;
Böyle, gelişigüzel SERPİŞTİRİLMİŞ, DESİNLER DİYE DEĞİL DE bir nizam ve intizam içinde ağaçlar dikilip sonra bunlara gözümüz gibi bakalım diyorum.
“Yeşili, ormanı bekçi değil, sevgi korur.”
Teknoloji gelişti, yeni sistem makina, aletler üretildi. NAKİL SİSTEMİ veya TAŞIMALI SİSTEMLE 10-20 yaşında ağaçlar bu dediğim yerlere nakledilebilir.
Her gün bir ağaç 365 günde 365 ağaç demektir. Bir belediye seçimi kazandıktan sonra seçilme süresi bittiğinde kupkuru teslim aldığı bir şehri yemyeşil teslim eder diye düşünüyorum. Varın hesabını siz yapın.
Çok şey mi istedim?
HAYDİ TÜRKİYE!
DAHA YEŞİL, DAHA YAŞANILASI ÇEVRE, DAHA NEFES ALINABİLİR ŞEHİRLER İÇİN;
ELELE DAHA YEŞİLE!
Başlamak, bitirmenin yarısıdır.