Belki de, bir insanda, bir ülke yönetiminde olmaması gereken en kötü, en olumsuz ve en sevimsiz huylardan biri İNATLAŞMAK.
Bu sevimsiz duygunun bir insanda hele hele kendilerini iktidar ve muktedir olarak görenlerde, olması, onları yerin dibine batıracağı gibi, o huyun terk edilmesi ve olmaması insanı ve tüm insanlığı arş-ı âlânın en üst katına çıkarabilir.
Ülkemiz olarak biz bunun acılarını hep çektik ve çekiyoruz da.
Yıllar yılı, özellikle, Devlet yönetiminde MHP ve Sayın Devlet Bahçelinin onlarca, yüzlerce belki binlerce uyarılarına rağmen, bir inat uğruna hükümet “dediğim dedik, çaldığım düdük” saplantısından vazgeçememiştir. Fakat en sonunda ve her seferinde ne acıdır ki, birçok acı ve deneyimlerden sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği çizgiye gelinmiştir.
Bunların sonucunda, hiç biri şahsıma veya herhangi bir STK ve kurum kuruluşa ait olmayan, şu ifadeler, ne yazık ki bizzat “inatta inat edenler” tarafından itiraf edilmiştir.
Kumpas kurdular,
Kandırıldık,
Aldatıldık,
Uyutulduk,
Gaflete düştük,
Oyuna geldik,
Anlaşılmadık,
Diplomasi hatası yaptık,
Sözlerini tutmadılar,
Sırtımızdan vurdular,
Suriye politikası baştan yanlıştı.
Tekrar ediyorum, bu itiraf, kelime ve cümleleri inatları sonunda, bizi yönetenler tarafından, çok üzücü olmasına rağmen, bizzat kullanılmıştır.
Halk ile de bu inatlaşmalar maalesef devam etmektedir. Hâlbuki iktidara gelirken % 49-50 ile gelen iktidar sadece oy veren kesimin değil tüm Türk Milletinin iktidarı ve hükümeti olduğunu unutuyor.
Şimdi bu inatla ilgili ana başlıklar halinde birkaç madde sıralayayım.
Kerkük ve Musul, Suriye, PKK ile mücadele Kandile Bayrağımızın Dikilmesi, MEB, Yaz saati uygulaması, Müftülerin Nikâh Kıyması, Sağlıktaki, Ekonomideki uygulamalar, Taşeron işçiler, Ormanların Yok Edilmesi, en son yabancıların vatandaşlığa kabul edilmesinde ” genel ahlak kuralları” diye bir şeyin çıkartılması ki bu konuda mecliste grubu bulunan tüm partiler muhalif durumdalar.(MHP bu tasarıya önce destek vermesine rağmen)
Hep bir inatlaşma içinde işleri yürütme alışkanlığında olan iktidar ve mensupları, her inatlaşmadan sonra Sn. Devlet Bahçeli ve diğer uyaranların ikazı sonrasında özür dileyerek doğru yola gelmişlerdir.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi, “Özünü bilirsen, özürden kurtulursun”
Yine ” Marifet, nefsi silmek değil bilmektir” sözleri inatlaşmanın ne kadar olumsuz bir duygu olduğunu gösteren sözlerdir.
Hacı Bayram Veli Hazretlerinin “Kibir, bele bağlanmış bir taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur” sözü ihtiyacı olanlara tam kulağa küpedir.
” Karşılaşılan zorluklar ne kadar büyükse, bunların üstesinden gelmek o kadar gurur vericidir” sözü uzlaşı ve birlikte karar alınarak yapılan işlerin ne kadar insanlara gurur vereceğini öğütlemektedir.
Son olarak Murathan Mungan’ın şu güzel sözüyle, söylemek istediğim yerlere vermek istediğim mesajı vermek istiyorum.
” Dediler ki; yaşından çok daha olgunsun. Evet, dedim, çünkü hep büyüklük bende kaldı”.
Biz önce ülkem, sonra partim, sonra ben diyenler olarak ÜLKEMİZİ, MİLLETİMİZİ ÇOK SEVİYOR birlikte yönetimin başarı getireceğine inanıyoruz.
İnatlaşmadan bir yönetim için saygılar.