Bir gençliğimi düşünüyorum, ideallerimizi düşünüyorum.
Düşündüğüme bin pişman oluyor oturduğum yerde kalıyorum.
Ne mücadeleler vermiş, ne yokluklar çekmişiz, ne kadar masum büyümüşüz diyorum.
Bir kızın yüzüne bakmaya utanırdık. Ar vardı, hayâ vardı, utanma vardı.
Okullarımız ilkeldi. Bilgisayar yok, tablet yok, hesap makinaları yok,”facit” denen kollu bir hesap makinası vardı onunla hesap yapardık ama bu ülke o yokluk içinde çokta iyi güzel namuslu, terbiyeli insanlar yetiştirirdi.
Renkli TV yoktu,
Şimdi;
Şimdi öylemi?
TV lerde birbirine karıkoca bulma adı altında seviyesiz programlar, kavgalar, gürültüler,
Şarkı yarışmaları adı altında, seviyesiz neidüğü belirsiz sanatçı(!) bozuntuları, sözde güzel sesli insan seçenler,
Kıyafet yarışmaları adı altında gencecik kızlarımızı, çocuklarımızı çırılçıplak sahnelerde sergileyenler,
İnsanlara, özellikle ev hanımlarımıza ve evdeki çocuklarımıza kanal seçme alternatifi bırakmayan zorunlu birini izlemek mecburiyetinde bırakan, tamamen ticari amaçlı, hiçbir kültür, bilgi verme derdi olmayan programlar(!) ile zehirleniyor, yok ediliyor perişan ediliyorlar.
Hâlbuki Gençlerimiz;
Daha idealist, ülkesini, milletini, bayrağını, namusunu düşünen, hırsızlıktan, arsızlıktan, yolsuzluktan bihaber pırıl pırıldılar.
Ülkesi, milleti için can veren, kan veren gençlerimiz boşa mücadele etmiyordular.
Çünkü Atatürk demişti ki; “Ey yükselen nesil gelecek sizindir! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.”
“Gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi anlamış bir gençliğe tevdi edeceğimden dolayı çok memnun ve mesudum” demişti.
Eeeey Atatürk! Kalk bir bak! Ülken senin adını kullanan fakat söylediklerin ve fikirlerinle yaşantıları aynı olmayan zibidilerle doldu.
“Edep, kendinden yükseğini çok görmemek, kendinden aşağısını hor görmemektir “demiş Şadi Şirazi
“Düşün genç adam, Düşünmenin ne kadar haysiyetli bir şey olduğunu düşün “demiş Büyük Üstat Necip Fazıl,
“Gidenler birçok şey ekmiştir bize, bizde ekmeliyiz genç neslimize “demiş Genceli Nizami
Allah aşkına şöyle dönüp bir bakın şimdiki bu laylaylom gençliğinde hangisi var?
Rahmetli Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ; “Başarı için muntazam, planlı çalışma yapmak lazımdır. Son nefesimizi verene kadar çalışacağız”
Yine “Zafer asla mahvolduklarını zannedenler tarafından kazanılamaz” demiştir.
Merhum Sayın Alparslan TÜRKEŞ’in sözlerini bilerek en sona bıraktım. Finali onunla bitirmek istedim.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK çocukları düşünerek 23 Nisan, Gençleri düşünerek 19 Mayıs’ı bayram ilan etmiş büyük devlet adamıdır.
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ de, gençlerimizin daha kaliteli, daha bilinçli, Türk örf ve adetlerini bilerek yetişsin diyerek ÜLKÜ OCAKLARI’nın kurulmasını emretmiş geleceği gören diğer bir büyük devlet adamı TÜRKÜN BAŞBUĞU olarak tarihe geçmiş, Türkün yüce tarihinde yerini almıştır.
Bugün Ülkü Ocaklarını; asli görevini yerine getiren vakıf haline gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu görmek bana bir Türk olarak gurur veriyor.
“Türk’ün en önemli vasfı teşkilatçılığıdır “diyerek Merhum Alparslan TÜRKEŞ birlikte olmak ve birlikte, bir program dâhilinde, disiplin içinde hareket etmenin önemine vurgu yapmıştır.
İşte; Ülkü Ocakları bu düsturdan hareketle,
Türklüğünden, milliyetçiliğinden, namusundan, bayrağından, vatanından, DEVLET sevgisinden taviz vermeden gerçek Türk Gençliği ile elele yürümeye devam ediyor ve edecektir.
MHP Genel Başkanı Bilge Lider Sayın Devlet BAHÇELİ ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sayın Olcay KILAVUZ Bey, Ülkü Ocakları ve uçbeylerine gereken önemi verdiklerini her daim görüyor ve ülkücü Türk Gençliğinin emin ellerde olduğunun mutluluğunu yaşıyorum.
Haydi, Türk Gençliği yılmadan, yıkılmadan, taviz vermeden daha ileri… Daha ileri… Daha ileri.
BAŞARACAKSINIZ, BAŞARACAKSINIZ, BAŞARACAKSINIZ.