Birilerinin teline dokunacağım ama benim işimde bu. Bazı sazımla, bazı sözümle, bazı da yazımla ülke gerçeklerini dile getirmeyi kendimize misyon edindik. Çünkü TÜRKİYE’MDEN başka gidecek vatanımız yok.
Ne yazık ki, beceriksizliklerin yıllarca üst üste katmerlenmesiyle birlikte, üretimimiz, TEZEK ÜRETMEKTEN başka bir üretimi olmayan ülke haline getirilmiştir.
Ekonomist olmadığım halde (burada ekonomistlerden özür diliyorum) bir ülkede aşağıda sıralayacağım “Üretim Faktörlerinden” birinin yok edilmesi veya sekteye uğramasıyla üretim çöker ve tüketim toplumu olmaktan öteye gidemez, ekonomide şimdi olduğu gibi zora girmemiz kaçınılmaz olur. Tabii olarak yırtılan “Hacı Bekir’in Yakası” olur.
Üretim faktörleri deyince;
- Doğal kaynaklar,
- Sermaye,
- Emek,
- Girişimci
Üretimin ve ekonominin olmazsa olmazlarıdır.
Bunların hepsini tek tek ele almaya “kalkarsak”, maalesef altında kalır biz “kalkamaz” oluruz.
1980 yılında kırmızı mercimek üretiminde biz dünya birincisi Kanada 14. sıradayken;
Urfa’mıza gelip tohum alıp üreterek şimdi bize kırmızı mercimek satar hale gelmişlerdir ki üstelik Urfa iklimi Kanada’ da olmadığı halde.
Yani kırmızı mercimek ilaçlar zoruyla kızartılıyor ve onu da bizler ve çocuklarımıza yediriyoruz.
Saman, et, mercimek, nohut, fasulye… Hangi birini sayayım! Dünyaya ihraç ederken maalesef yanlış planlamalar ve uygulanan politikalar sayesinde ithal eder hale getirildik.
Yani; ileriye dönük analizler yapabilmek için, önünü görebilen politikalar gerekli.
Bilinçli, bilgili, eğitimli üretim yapmak, aynı şekilde de tüketim gereklidir.
Bu, bugünkü politikalarla mümkün mü?
Hayır.
Mazot, tohum, ilaç, tarım arazilerinin bilinçsiz yok edilmesi ve çiftçinin ürününün değerinden rağbet görmemesi bizi bugünlere getirmiş ve üretim yapılması imkânsız hale getirilmiştir.
Nüfusun, % 92 si il ve ilçelerde yaşarken, 6,1 milyon kişi köy ve beldelerde köylerde yaşar hale getirilmiştir.
Büyükşehir sayılarının artırılması ve yasa değişiklikleri, sınırların oynanmasıyla köylü sayısında azalma, kentli sayısında gözle görülür bir artış olmuştur ki bu da üretimi azaltan, tüketimi artıran bir nüfus değişikliğine sebep olmuştur.
Şimdi her alanda geriye dönüşler başlamıştır.
Yıllardır yazıyor ve söylüyorum. Ülke 2002 yılından önceki MHP-DSP-ANAP iktidarı döneminde alınan “radikal kararlarla” yönetiliyor diye. Ama kalkıyorlar “YOL YAPIYORLAR” ya diyorlar.
TCMB sı “kömürlükteki eski kararlara” dönmeliyiz diyor.
Sağlık, MEB 2002 öncesindeki sisteme gitmeliyiz diyor.
Şimdi bana şunu niye yazmadı, bundan niye bahsetmedi diyenleriniz olacaktır fakat yaz yaz bitecek gibi değil.
Şu örnek anlatmak istediklerimi özetleyecektir diye düşünüyorum.
Hollanda yüzölçümü 41.578 km2 iken Konya İlimiz 41.001 km2 dir.
Yüzölçümü Konya kadar olan bir devletin tarım ürünlerinde ihracatı 200 milyar dolardır.
Neyimiz eksik?
Nerde hata yapıyoruz?
Artık derinine düşünmenin zamanı gelmedi mi?