Siyaset bir bilimdir ağalar…
Siyaset sünnet.
Ne sizin bilip bilmeden anlattığınız gibi “Yalancılık sanatıdır!” siyaset ne de makam mevki için yaktığınız “Fitne Ateşine” bir kibrit…
Siyaset samimiyettir kendi tebaana, samimi olmak için de ADAM olmak gerek.
Adam olmak için eskiden hangi makamda oturduğunun önemi yoktur bir insanın ve okuduğu okulun diplomasında da yazmaz adamlık…
Edep lazım, hayâ lazım, yürek lazım “ADAM” olmak için…
Riyakâr olandan ne adam olur, ne de Ülkücü!
Beş bin şehidin arkasına saklanıp siyaset yapanlara bu sözüm.
Onlar ki darağacında yapmadı sizin yaptığınız ikiyüzlü siyaseti…
Yapmayın artık kirletmeyin hatıralarını o kahramanların, vazgeçin kullanmaktan isimlerini. Sızlatmayın daha fazla kemiklerini. Hiçbir zaman sahip olamadığınız “Allah Davasını” düşürmeyin daha fazla çıkar hesaplarına, pazarlık masalarına.
Her sıkıştığınızda kullandığınız “Lider – Teşkilat – Doktrin” ilkesini açıp bir kez okuyun ne olur…
Anlamaya çalışın muhteviyatını. Bırakın artık cümleleri cilalamak için kullandığınız sahte milliyetçi sloganları…
Yaşayın, öyle yaşayın ki 9 ışığı, aydınlansın sizinle birlikte çevrenizde kim varsa. Hadi çıkın sokaklara, sanki yarın seçim varmış gibi… Öyle bir iki mahallede “Reklamlık” sen – ben – bizim oğlan toplantısı değil ama…
Esnafın her daim dumanı üstünde demli çayı vardır ocakta…
Hani severiz ya camia olarak “demli çay içmeyi…”
Anlatalım bu vesileyle yarım asır önce yazılmış “Seçim Beyannamesini…” Dokuz ayrı başlıkta…
Ama önce biraz çalışın dersinize…
Çalışın ki; “Bilmediğiniz yerden çıkmasın sorular…”
“Boş Tenekenin Sesi Çok Çıkar” demiş atalar…
Önce ilim pınarından doldurun testileri…
Kimse sizin kaç yıldır “Ülkücü” olduğunuzla ilgilenmiyor bu aralar…
Benden söylemesi…