Çocukken , uyumadan önce dinlediğimiz masallardan bilirdik Kaf Dağını ve ardında ki ülkeyi.Aslında kaf dağı kafkasya’nın kendisiydi ve ardında ki ülkede orta asyaydı. Uyanmanın verdiği eşsiz dinginlik ve esenlikle dolu sabahları beklemeliyiz. Elbette şafak sökerken göreceğimiz kabuslar olacaktır. Elbette sabahın müjdesi karanlıklar olacaktır. Çocuk masumluğumuza kattığımız esenlikler bizim olmalıydı.
…
M.Emin Resulzade Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurucu cumhurbaşkanıydı. Milli Mücadele yıllarında, kardeş devlet olan Türkiye’ye gösterdiği eşsiz destek, birçoğumuzca bilinmemektedir.M.Kemal Atatürk’e ithafen söylediği: “Ne İngiliz himayesi, ne Amerika mandası altında değil, o kurtuluşu yalnız hakimiyeti milliyeye müstenid, bilakayduşart müstakil bir Türk devleti tesis etmekte görmüştü. Onun dileği : ‘Ya ölüm, Ya istiklal’ idi. Anadolu’ya o bu dilekle geçti, efsanevi İstiklal Harbini başaran baş kahraman, Çanakkale zaferi üzerine, Sakarya ve Dumlupınar gibi zafer taçlarıyla bezendi.Tarihin üç büyük imparatorluğunu dizleri altına alarak istedikleri gibi parçalayan galipler, bir avuç Anadolu mücahitleri karşısında ricate mecbur kaldılar! “Başındaki kumandanı kaçmadıkça, Türk neferi hiçbir zaman kaçmaz” diyen büyük kumandanın sözü doğru çıktı. Ölüm beratı sevr yırtıldı, istiklal vesikası “Lozan” yazıldı. Atatürk, bir milletin halasını yalnız kendisindeki kuvvetten beklemiştir. Bu fikir, onun gençliğe hitabında bilhassa belirtilmiştir. Muazzam eserinin müdafaasını emanet ettiği Türk Gençliğine “ Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyen ATATÜRK’ün Türk köylüsü ile neferi hakkındaki samimi fikirleri, malumdur. Ona göre, “Memleketin yegane efendisi köylüdür!” , Ne mutlu Türküm diyene!Bu en çok tekrarladığı bir şiardır.” sözleri oldukça anlamlıdır.
1920 yılında Sovyet şovanizmi tarafından işgal edilen AZERBAYCAN DEVLETİNİN BAĞIMSIZLIK umudunu hiç yitirmemiş ve yitirilmemesi için şu sözleri söylemiştir ; ” Ey Gençlik! Senin uhdende Büyük bir vazife var: Senden evvelki nesil yoktan bir bayrak, mukaddes bir ideal remzi yarattı. Onu bin müşkülatla yücelterek dedi ki: Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez! Elbette ki, sen onun ümidini kırmayacak, bu gün parlamento binası üzerinden Azerilerin yanık yüreklerine inmiş bu bayrağı tekrar o bina üzerine dikecek ve bu yolda ya gazi veya şehit olacaksın!” Bu şiarı kendine ilke edinen Ahmed Cevad,Bahtiyar VAHAPZADE ve Ebulfeyz ELÇİBEY va adını sayamadığım vatanperverlerin tamamı onun çizgisinden hiç sapmadılar.
…
Kaf dağındada olsa ardındada olsa bir milletin sevdalıları her daim yaşayacaktır.
6 Mart 1955 yılında kaybettiğimiz MEHMET EMİN RESULZADE’Yİ RAHMET VE MİNNETLE YAD EDİYORUM.