Bir mum ışığının arkasına saklanan gerçekliklerimizin bir nefeslik ömrü var…
Tıpkı hayatımız gibi.
…
İnsanlar ticaret yapar. Kazanır veya kaybeder. Bu kapitalizmin bir gereğidir.
Kapitalizmin gereklilikleri hakkında uzun uzun cümleler sarf etmeyeceğim.
Ben çok farklı bir şey düşünerek, ya da daha net bir ifadeyle, herkese özellikle gençlerimize faydalı olmak için büyük bir emek ve çaba gösterdim.
Bu da önemli değil…
Peki, önemli olan ne?
Önemli olan şu?
2 defa Cumhurbaşkanlığına, 2 defa Başbakanlığa ve bir defa Valiliğe ulaşma çabam neticesiz kaldı.( isteyenlere aldığım manidar cevapları gönderebilirim)
Belediye başkanlarından sadece Muratpaşa Belediye Başkanı beni dikkate aldı. ( Kepez Belediye Başkanına yaptığım iki randevu talebim karşılıksız kaldı)
Parti hukuku yürüttüğüm abi, abla ve kardeşlerimden çok az bir kısmı, bize omuz verdi.
Elin gâvuru, takdir ve beğenilerini sunarken bazı dostlarımız(!) çay parasının değerini ölçtü.
Elin gâvuruna TÜRK MİLLETİNİN dansöz ve oryantal kültür olmadığını, BİLİM VE SANAT kültürü olduğunu anlattık.
Bize gelen, Her fikre sahip insanımızı kucaklayıp soranlara ÜLKÜCÜ-MİLLEYETÇİ edinimlerimizi gayet net ve öğretici bir şekilde anlattık.
Biliyor musunuz, madde bağımlısı gençleri kurtarma çabamızda oldu.
Lakin ne içinde olduğum camia ne de Devletim bize sahip çıkmadı.
Neden sahip çıkılsın doğru ya, Milliyetçilik Facebook’a paylaşılan birkaç afilli söz, vücuda yapılan dövme ve Başbuğun mezarında çekilen resimlerden ibaret değil miydi?
Şimdi şu cebinde parası olup ahkâm kesen adamların, sözüm ona vatanperverliklerini bir görelim bakalım…
Vekil, Başkan veya herhangi bir şey için servet döken Devleri bir görelim…
Bakalım o devler gerçekten dev mi?
Bakalım o devler döktürdükleri sözlerin aslanı mı?
Bakalım o pırıl pırıl gençlerimiz için ne yapacaklar.
(ceplerinde akrep olup milletin parasıyla yapılan işler dışında)
Bakalım…
Garip Keloğlan masallarda olduğu gibi kazanmadı bu sefer…
Devler, zekâ küpü keloğlanı yendi.
MİSYONUMUZ BİTMEDİ
Neydi Milliyetçilik tanımı?
Kendisi için tasa etmeyenler için tasa edip eylem gösterme kabiliyetidir.
Hicapla söylüyorum ki, ben bu tanımı aksini yaşayanların, söylemlerine itibar etmiyorum.
Asıl ilgilenmem gereken bir aile, bir gençlik ve bir millet var.
Onlar için, platform farklıda olsa yola devam edeceğim
Kitaplar ve çeviriler yazıyorum.
Biliyorum onları da almayacak büyük bir çoğunluk. Varsın olsun, gaye zaten GELECEK İÇİN hareket değil mi?
CAĞALOĞLUNUN ÖKSÜZ ÇOCUKLARI
İzmit fuarındaydım.
Çok şükür Hem Türk Ocağı, hem Ülkü Ocakları hem de THP vardı.
Amacı aynı olan bu üç eylem oluşumunun kitap fuarlarında olması beni gururlandırdı.
Sadece şu dikkatimi çekti.
Hem Türk Ocağı hem Ülkü Ocakları hem de THP ayrı yayınevlerinin temsilcisi gibiydiler.
Yaşatmaya çalıştıkları oluşumlarında maddesel ihtiyaçları için verilen bir çabaydı.
Bu kadar komplike bir milliyetçi anlayışımızı yükseltecek olanların, CAĞALOĞLU’ NUN KİTAP KOKUSU SİNMİŞ ÖKSÜZ GENÇLERİ olmasıydı dikkat çeken…
O gençlere ve fikrin mürekkep kokan kalemkeşlerine sonsuz minnettarım.