Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri
WhatsApp
Sosyal Medya

Yeni Parti

Serkan TAÇYILDIZ Yazdı – Yeni Parti

Serkan TAÇYILDIZ Yazdı -

Türk siyasi tarihin de birçok siyasi parti kurulmuştur. Kimileri yaşamış kimileri zamanla siyasi partiler çöplüğünde yerini almış tabela partilerine dönüşmüştür.

 

Bazı partiler ise zaman zaman baraj altı kalsalar da mevcudiyetini korumuş ve Türk siyasi hayatına devam etmişlerdir.

 

Yeni bir siyasi parti kurulmanın 2 yolu vardır.

 

Birincisi yeni bir çıkış yapıp kendine has bir eylem ve söylem tarzıyla Türk siyasetinde yer bulmaya çalışmak…

 

İkincisi ise var olan bir siyasi akımın veya partinin içinden kopup aynı eylem ve söylemleri daha doğru yaptığını ve yapacağını iddia etmekle Türk siyasetinde yer bulmaya çalışmaktır…

 

Parti kurma girişimlerine baktığımızda Türk siyasi tarihinde daha çok ikincisine rastlamaktayız.

 

Yakın tarihimizde,

DSP den kopup YTP nin kurulması.

Refah partisinden kopup AKP nin kurulması.

MHP den kopup BBP kurulması bunların en bariz örnekleridir…

 

Peki, burada durup şu soruyu sormak gerekir?

 

Bu ana gövdeden kopup gelen partiler ne kadar başarılı olmuşlardır ve bu başarı ve başarısızlıkları Türk Devleti ve Türk milletine ne kadar faydalı olmuştur.

 

Genel özelliklerine baktığımızda bu partilerin fikri manada siyaset zemininde kalanları büyük bir hüsranla son bulduğu ortadadır!

 

Fikri manayı bir kenara bırakıp İKTİDAR İÇİN HER TÜRLÜ İLİŞKİYİ MÜBAH görenlerin ise ağır kutuplaşmadan beslenip. Küresel sermayenin yerli tetikçisi ekonomi ve sermaye çevreleriyle sıkı ilişkiler yoluyla iktidarı elde ettikleri de! Türk Milletine ve Devletine ödettikleri bedelde ortadadır…

 

Yeni parti kuruma çalışmalarının ekonomik sosyal ve siyasal anlamda sıkıntıların ortaya çıktığı dönemlere denk gelmesi doğal sayılamayacak kadar manidardır.

 

Türk devleti ve siyasi iradesi küresel sermayenin baskısına maruz kaldığı dönemler de ortaya çıkan ekonomik, siyasal ve sosyal kırılmalar yine küresel sermayenin yerli iş birlikçileri ekonomi ve sermaye çevrelerinin uydusuna giren siyasilerle yeniden dizayn edilmiştir.

 

2001 krizi tam manasıyla böyle bir taaruza maruz kaldığımız bir süreçtir. Sonrasındaki siyasal çıkışlar ve Ülkenin iktidarının top yekûn yeniden dizaynına yol açmıştır.

 

Bu gün Türkiye cumhuriyetine ve siyasi temsil noktasındaki iktidarına yapılan taaruzun aynısı 57. hükümete yapıldığı dönemde bu saldırının karşısında duracak MHP ve liderine Türk Milleti ve devletinin çıkarları doğrultusunda destek verecek bir siyasi parti olmadığı gibi bir siyasi liderde çıkmamıştır…

 

O dönem 57. hükümetin ayakta kalan tek partisi MHP ve lideri Sayın DEVLET BAHÇELİ bu gün TBMM’de dimdik ayaktadır ve ortaya koyduğu siyasi tavırla Türk milletine ve devletine karşı yapılan ekonomik ve siyasi baskıyı göğüslemektedir.

 

 

29 Kasım 2016 gurup toplantısında 2000-2001 yıllarında maruz kaldığımız süreci ve bu günü şöyle anlatmakta.

 

Değerli Arkadaşlarım,

Devlet Bahçeli: Hükümet kaybetsin de, nasıl kaybederse kaybetsin mantığı içinde değiliz. Döviz fiyatı tırmanıp ücret, maaş ve gelirler eriyorken hissemize ne düşer diye bakmayız. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz.

AlptürkTV paylaştı: 30 Kasım 2016 Çarşamba

Ülke olarak sıkıntılarla perçinlenmiş, ağır sorunlarla pekişmiş bir dönemden geçiyoruz.

Meselelerimiz birikiyor, biriktikçe yaygınlaşıyor, yaygınlaştıkça hareket alanımızı daraltıyor.

Sanki yarınsız bir hayatın bütün ağırlığını sırtımızda taşıyoruz.

Maalesef bu ıstırap verici hal her insanımızın yüzünden açıkça okunmaktadır.

Önümüzü görebilmemiz, geleceğimizi kurtarabilmemiz, milli birlik ve beraberlik hukukunu emniyete almamız için hem sorumlu davranmalı hem de istismar ve hamaset tuzağından uzak durmamız mecburiyet halini almıştır.

Ülkemiz birçok cepheden saldırıya uğrayıp, siyasi ve ekonomik operasyonlar birbirini kovalarken dağınıklığa engel olmak, anlaşmazlık ve kör dövüşüne set çekmek her vatan evladının öncelikli görevidir.

Türkiye’nin tükenişini projelendirip bunun için faaliyet içinde olanlara göz açtırmamak, fırsat vermemek, buyur etmemek geldiğimiz bu aşamada tarihi bir yükümlülüktür.

Milliyetçi Hareket Partisi bu yükümlülüğün icaplarını sabır, akıl ve yüksek bir inanmışlıkla yerine getirmektedir.

Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz.

Hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz, ülkülerimizden dönmeyeceğiz.

Ve Türkiye’nin sahipsiz, kimsesiz, çaresiz olmadığını felaket kurgusu yapan çürümüş çevrelere; her seviyede, her şekilde göstereceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisi varken, Türkiye’yi ayağa düşürmeye, hor ve hakir görüp tarihin harabelerine yollamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

Zalimler Türk milletini hafife almanın bedelini dün ödediler. Lüzumu halinde yine ödeyeceklerdir.

15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ülkemizi teslim almak isteyen alçaklar, başarısız olunca bu defa sinsi yöntem ve hamleleri devreye aldılar.

Aslında bu ülkemizin yabancısı olmadığı karşı bir harekâttır.

Özellikle ekonomik dengelerle oynanarak, kur üzerinde baskı kurularak, sıcak para kozu kullanılarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir.

Darbe teşebbüsünün püskürtülmesiyle hevesleri kursaklarında kalan hıyanet ittifakı, ekonomide kriz havası oluşturmak, milletimizin mahvını sağlamak için son günlerde nabız yoklamakta, hava koklamaktadır.

Biz bunun bir benzerini 2000 ve 2001 yıllarında da yaşamıştık.

Hatırlarsanız, Türk milletine mali ve ekonomik savaş açılmıştı.

Bir gecede faiz ve döviz ne yazık ki fırlamış, tüm makroekonomik parametreler bozulmuştu.

Türkiye, Neoliberal kriz havarilerinin ablukasına alınmıştı.

Türkiye’nin büyümesini, kendi ayakları üzerinde durmasını, milli uyanışını çekemeyen, bundan ileri derecede rahatsız olan kaos mimarları ekonomideki fay hatlarını çatlamışlardı.

Bu durum yıllarca haksız yere aleyhimize kullanıldı.

Yaşanan ekonomik kriz yıllardır peşimizi bırakmadı, siyasi muhataplarımız tarafından sürekli istismar edildi.

Türkiye’nin bağımsız ve dik duruşundan ürperen sıcak para lobisi ve arkasındaki güçler, ekonomik kriz yoluyla ülkemizi terbiye etmeye, bölgesel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorladı.

Aynı oyun, aynı tertip, aynı tezgâh şimdi yeniden tedavüldedir.

Dün bizi acımasızca eleştirenlere, kriz fırsatçılığı yapıp planlı siyasi tasarımın içinde olanlara bugün milli, duyarlı ve ahlaki bir siyasi üslupla yaklaşıyoruz.

Ve diyoruz ki, krizden medet ummak, kurulan ekonomik tuzaklarda yabancıların lehine işbirlikçilik yapmak millete husumet, Türkiye’ye ihanettir.

Hükümet kaybetsin de, nasıl kaybederse kaybetsin mantığı içinde değiliz, hiç de olmadık. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz.

Döviz fiyatı tırmanıp ücret, maaş ve gelirler eriyorken elimizi ovuşturmaz, hissemize ne düşer diye bakmayız.

Biz Türk milletinin safındayız ve krizlere, ekonomik saldırılara karşı aynı cephede, aynı mevzideyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi, onurlu ve ahlaklı bir kaybı, onursuz ve haysiyetsiz bir kazançtan her zaman önde tutmuş, bundan sonra da tutmaya devam edecektir.

Bu gün MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NİN vermiş olduğu siyasal destekle Türk milleti ve Türk devleti dimdik ayakta ve kendine yapılan ekonomik ve siyasi baskıları bir bir göğüslemektedir…

Hal böyleyken parti kurma girişiminde bulunanların önünde iki seçenek vardır.

Bir Türkiye’nin bağımsız ve dik duruşundan korkan sıcak para lobisi ve arkasındaki güçlere ve bu güçlerin ekonomik kriz yoluyla ülkemizi terbiye etmeye, bölgesel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorlayanlara karşı bir duruş sergilemek…

İki Sıcak para lobisinin Türkiye ve bölgemizdeki planlarına hizmet etmek, ortak olmak veya eşbaşkanı olmaktır.

Birinci durum zaten içinde olduğumuz ve bu gün maruz kaldığımız siyasi ve ekonomik baskıların sebebidir. Türk milleti ve Türk Devletinin çıkarları doğrultusunda mevcut siyasi iradeler bu duruşu sergilemektedir.

İkinci durum ise sıcak para lobisinin ve yerli iş birlikçilerinin arzusudur.

Yeni bir partinin hissesine ikinci durum düşmektedir. İsteseler de istemeseler de sıcak para lobisi kucağını açmış beklemektedir.

Lakin yıl 2001 değil 2017 dir. Ve Türk milleti içinden geçtiği sürecin farkındadır.

2000-2001kriz fırsatçılığıyla iktidar çıkaran küresel sermaye ve yerli işbirlikçilerinin 2017’de bu ortamı tekrar yakalama şansı yoktur.

2000’li yıllarda Türk devletinin kamusal gücüne etki eden. Aklını ve makamını küresel sermayeye pazarlayanların etkisi de ortadan kalkmıştır.

Türk milletinin içinden geçtiğimiz süreçte boşa harcanacak enerjisi hiç yoktur. İhtiyacı olan şey 2019’da daha güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi’dir…