‘’Kesin olarak iman etmişimdir ki; Müslüman Türk milleti
Ve onun devleti güçlüyse, İslam âlemi de güçlüdür.’’
-Seyyid Ahmet Arvasi (k.s)
Kapitalist sistemle açılışını yaptıkları ve adına ‘’New Word Order’’ (Yeni Dünya Düzeni) dedikleri, şeytanın çocuklarının haçlı ordusuyla ittifak halinde gerçekleştirdiği kirli oyun İslam âlemine ve özelliklede Türk Dünyasına karşı başlatılmış bir projedir. Buradan anlayacağımız husus direkt olarak bize karşı başlatılmaktan ziyade, kendi inanışlarının gereksinimlerini gerçekleştirmenin en büyük engelinin İslam dini ve bu dinin yegâne temsilcilerinin Türkler olmasıdır. Kendi inanışlarının emirlerini telakki etmek gayesiyle güttükleri bu projeyi kısaca bir basamak gibi tanımlandırmak gerekirse ilk etapları tüm insanlığa para (enflasyon, IMF vs.) denen illeti bulaştırıp, o parayla insanı yönetmektir. Rekabeti çoğaltıp ticaret ahlakını çökertmek, insanı parayla saygın kılmak, parasız olanı hor görmek gibi algılarla insanlığa kabullendirilen projenin ilk ayağı böyle gerçekleştirildi. İnsanı yöneten bu para asrın vebasıdır. Lanet olsun ve olmalı ki bu kirli oyunun başlangıç kısmı olan kapitalizm başarıyla sonuçlanmıştır. ‘’Yeni Dünya Düzenine’’ doğru çıkan bu merdivenin ikinci basamağı ise algı operasyonları gerçekleştirmektir. Bu hususun amacı bir sonraki basamak olan makineleştirilmiş toplum sosyolojisinin ön ayağıdır. Yapılacak olan algı operasyonlarıyla toplumu makineleştirerek ya da başka bir tabir ile duygusuzlaştırarak yaşanılacak kirli ve sinsi vakıalara karşı susturmak ve tepkisizleştirmektir.
Bunun gerçekleşmesi için uygulanan algı ve bilinçaltı operasyonları bizleri teknolojiye muhtaç etmek, televizyonlarda acı biber yeme yarışmaları, evlendirme programları ve daha birçok programla uyutmaktadır. Moda denen aptallıkla giyinişlerimizi değiştirerek, anlamadığımız müzikleri dinlettirerek bizleri kendi toplumlarına benzetenler, buraya kadar saydığımız hususların birçoğunda gerekli önlemlerin alınmamış olması ve toplumumuzun önde gelenlerinin bu durumu basite indirgemesi yüzünden maalesef ki başarıya ulaşmışlardır. Bu basamakların onlar için ilk getirisi toplumları inançsızlaştırarak yeni bir arayış içerisine sokmak, yeni bir inanç arayışına giren veyahut inanışında yanlışlar ve kusurular bularak imanda reform hareketine gidenleri misyonerler aracılığıyla ortaya koyulan materyallere inandırmaktır.
Bakınız ilginç bir vakıadır ki; ABD Irak’ı işgal ettiğinde ilk attığı adım kendilerince nitelendirdikleri terör grupları değil, kütüphanelerdi. Sonucunda olan durum belli; tüm kitaplar yakıldı. Çünkü bir milleti yok etmenin en basit ve zahmetsiz yolu onun inancını ver tarihini yok etmektir. Tabi ki de plan bununla sonlanmadı. Daha karıştırılması ve yok edilmesi gereken birçok ülke vardı onlar için. Suriye, Mısır, Lübnan, Katar ve diğerleri… Gördüğünüz gibi bir dinamo taşı gibi hepsi teker teker düşürüldü. Tüm Ortadoğu ve Müslüman ülkeler etkisiz hale getirilmişti onlar için… Yalnız tek bir ülke kalmıştı. İstanbul gibi dünyanın başkentini barındıran, bilinen beş bin yıllık tarihe sahip, inandığı din için yıllarca mücadele etmiş, inançlarına sıkı sıkıya bağlı olan ve tarihte adım atmadığı yer kalmamış Türkler, yani Türkiye…
Elimize silah verip bizleri birbirimize düşüremedikleri için yukarıda saydığımız türlü oyunları ve daha nicelerini gerçekleştiriyorlar. Bununla da yetinmeyip milletimizi taban nezdinde kutuplaştırıp ayrıştırma girişiminde bulunmaktadırlar. Onun içindir ki yıllarca (özellikle 2000’li yıllardan sonra) ABD damgalı ve AB referanslı çakma âlimleri aramıza sokup din algımızla oynayıp bizleri sözde imanlaştırıyoruz diyerek imansızlaştırıyorlar. Bunun en büyük örneği tabi ki de Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’dür.
1965 yılında Kırklareli’nde vaiz olarak göreve başlayan Gülen, 1990’larda nasıl olduğu bilinmez bir şekilde parlayarak etrafına kişileri çoktan toplamaya başlamıştı. Artık çevresinde bir cemaat olabilecek çoklukta insan olduğu an ilk etapta kendini Nur cemaatinin bir kolu gibi gösterdi. Akabinde ise, 2000’li yıllarda tek başına bağımsız bir cemaat olarak lanse ettirdi. Türkiye’yi bir örümcek ağı gibi ilmik ilmik dokuyan bu örgütün yapılanma şekli bir yana dursun, biz yazı dizimizin yarınki kısmında sözde İslam adına yaptığı organizasyonlar üzerinde duralım.
YORUMLAR